liaison

    ingilizce'de de ayni sekilde yazilir, anlami da ayni olup, telafuzu "liyayiysin" gibilerinden bisey. soylemesi komik.
    (23.02.2009 00:26)

slumdog millionaire

    acimasizlik, yoksulluk ve kotu hayat sartlari, ha bi de hindistan uzerinde agirligini koymus bir film olmasina ragmen kader, inanc ve sans'in gayette koyu renklerle gorundugu bir film. alinyazisi uzerine yanina ve karsisina guzel gondermeler yapmis ayrica.



    --! spoiler !--

    beraber olmak bizim kaderimiz der, birkac kere jamal latika'ya. simdi alinyazisi oyle yazmis diye jamal, latika'nin pesini birakmamazlik etmedi ki aslinda. asik olmus cocuk, haliyle istiyor latika'nin yaninda dursun omru boyunca, ne olursa olsun unutmayacak cocuk tabi. asik olmak boyle birsey zaten. jamal hayatinda olup biten herseye deger veriyor dikkat ediyor bi kere, soylenenler bir kulagindan yada gozunden girip otekinden cikmiyor. cocukla yaptigi benjamin franklin ve 100 dolar konusmasini detayina kadar hatirlamasinin tek nedeni, deger vermesidir. salim ve jamal iki farkli yol secmistir, ayni noktadan baslamislardir.

    --! spoiler !--


    avrupali zihniyet ile asyali zihniyetin, cekirdek degerlerin onem siralamasina verecegi fark cok asikar bu filmde. pes etmemek lazim iste oyle hemen, istemek lazim iste bide. alinyazisina da cok bel baglamamak gerek.

    oscar olur olmaz mi diye dusunurken, oscar odulunun binbesyuz cesit dalda verildigini de hatirlamali. oscar odulu tek dalda verilmiyor ki. art direction diye bisey var, cinematography diye bisey var bunlarin hepsi ayni kapiya cikmiyor pek, elmalarla armutlari karsilastirmadan once kategorilerin ne demek oldugunu okumakta fayda var.

    ben bilmiyorum oscar'a aday kriterini, ama alirsa aday oldugu tum kategorileri, cok da sevinirim. senaryo, muzik, kurgu, teknoloji, renkler, replikler, yonetilme sekli hepsini cok da severek seyrettim, kendi kucuk dunyamda birsuru yeni dusunceler yaptim filmle beraber, film sonrasi ve hala. bir sure takiliriz da biz boyle.
    (22.02.2009 22:43)

öküz altında buzağı aramak

    sarkastik insanlarla uzunca bir sure munasebet halinde olup farkinda olmadan kazanilan bir meziyet.
    (19.02.2009 15:21)

cep telefonunu sessiz modda kullanmak

    Cep telefonumun kullanim kontrolunu elimde tutmak icin alirim hep sessiz moda. Hicbir zaman su telefonun calmasi yuzunden verilen oncelikleri tasvip etmemisimdir. Mesela isyerinde birisiyle is konusuyorsunuz, cat diye telefon calar masada, ziril ziril yada voon vooyn diye titrer, halihazirda konusmanin ortasinda oldugun kisi pardon deyip telefonu acar. Sevmem bolunmeyi dinlerken de, anlatirken de. Beklemeyi de pek sevmem hic saygisizlik oluyor zira.

    Bundan dolayi cep telefonum hep sessizdedir. Ancak bu seferde bana ulasmaya calisan kisilere de bir nevi saygisizlik yapmis oluyorum telefonu duymamayi tercih edip acamamakla. Eger acil bir duruma sirf bu yuzden mudahale edemezsem birgun, o zaman gercekten cok korkunc bir vicdan azabi yasarim, o da bir gercek. Celiskili bir kullanimdir, zaman ayirip surekli telefonu kontrol etmek lazim ki, cok gecmeden geri arama mumkun olsun. Bir sure sonra sizi arayanlar beklentilerini cagrisiz arama yapmaya gore ayarlayabiliyorlar, kizginlik azaliyor o zaman.

    Telefonumu kompile sesliye almaya karar verdigim an, yasamla baglantimi sadece telefon uzerine kurmaya da karar verebilirim.

    (bkz: salondaki sevgiliyi mutfaktan telefonla aramak)
    (19.02.2009 15:20)

bliss

    Tori Amos'un 'to venus and back' adli albumunun ilk sarkisi.

    Father I killed my monkey
    I let it out
    To taste the sweet of spring
    Wonder if I will wander out
    Test my tether to
    See if Im still free
    From you

    Steady as it comes
    Right down
    To you
    Ive said it all
    So maybe were a bliss
    Of another kind

    Lately Im in to circuitry
    What it means to be
    Made of you but not enough of you
    And I wonder if
    You can bilocate is that what I taste
    Your supernova juice
    You know its true Im a part of you

    Steady as it comes
    Right down to you
    Ive said it all
    So maybe youre a 4 horse engine
    With a power drive
    A hot kachina who want into mine
    Take with your terracide
    Were a bliss of another kind
    (19.02.2009 15:14)

meşrubatlı dondurma

    Mcdonalds'ta yedigimiz su krem santiye benzeyen dondurmayi bardaga koyduktan sonra, ustune kola yada fanta konulan ve kasikla icilen icecek gorunumlu tatli. Aynisini birayla yapanlar da varmis.
    (19.02.2009 15:11)

ırkçılık

    Danimarka'da oldukca sik gorulen, avrupali ve amerikali uyrugun disindakileri diskrimine etme zihniyeti. Kopenhag'in cesitli uluslardan olusan nufus yapisi nedeniyle belki de cok fazla hissedilmemesi beklenirken, yine de isminizin avrupai olmamasindan dolayi kiralik ev ilanlarina cevap alamama, hastanede doktor sirasi beklerken surekli arka siralara atilarak onceligin baskalarina verilmesi, goruntunuzden dolayi ispanyol yada yunan oldugunuz sanilip ancak turk oldugunuz ogrenildigi andaki burukluk ve saskinlik, havaalanindan cikarken gumruk memurunun sadece esmer ve koyu tenli kisileri durdurup, 2 karton sigara almis olmaniza buyuk tepkiler vermesi ve de ustune hatta "we have rules in denmark" seklinde ahlak dersi verilmesi seklinde de uygulamasi vardir.
    (19.02.2009 15:10)

don

    Ingilizce'de Donald isminin kisaltilmis halidir. Isim bir amerikaliya aitse aksan geregi, daan seklinde telafuz edebiliyorsunuz, hani danild der gibi. Ancak isim bir ingilize aitse yazildigi gibi, don diye telafuz etmeniz gerekir.
    "Sekiz dokuz on kirmizi don do you have second?" diyesim gelir hep, diyorum da bazen, ayip olabiliyor bu sekilde.
    (19.02.2009 15:05)

fallout 3

    Hunharca mutant ve bocuk oldururken, oyunun radyosu olan "galaxy news radio" da calan sarkilar, katliam yaratmayi sakin bir meditasyon haline getirmistir. Oyun beni jazz sever yapmistir yalan degil.

    (bkz: dj three dog)
    (19.02.2009 15:01)

air supply

    "make love out of nothing at all", hizli hizli nakaratina ozendigimden olsa gerek, 80'lerde ingilizce bilmeden ezberleyip soylemeye calistigim sarkilarindan biriydi.
    (19.02.2009 14:53)

cafe latte

    aslinda bildigimiz su kahve fincani sapli corba kaselerinden iciliyor, ustune kalp, cam agaci yapip, istek ustune isim bile yazabiliyorlar




    (31.12.2008 01:21)

mars

    bir tane degil illaki iki tane zaten, karinlar ac ise ucu* bile zorlayan cikolatali bar ismi, arasi karamelli az pofuduk cikolatali krema


    (31.12.2008 01:17)

başlıkları alt alta okumak

sayfa: 1...-3-4-5

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.